AKADEMİ DÜNYASI = CADI KAZANI ‘NDA EMEĞİ HİÇ EDİLMİŞ ÖĞRENCİLER

Yazıya başlarken, vizyon sahibi, kaliteli duruş sergileyen, bilgi sahibi akademisyenleri tenzih ediyor ve isimlerinin daha geniş alanlarda yankı bulmasını bütün kalbimle temenni ediyorum.

Böyle bir içerik oluşturmamayı hatta aklıma dahi gelmemesini dilerdim. Fakat sürekli duyduğum ve benim de bizzat şahit olduğum sıkıntılar bu yazıyı yazmama sebep oldu.

İŞ BEĞENMİYOR DEĞİL İŞ KİTLENMESİNE KARŞI ÇIKIYOR

Akademisyenlerin, ‘ ÖĞRENCİLER İŞ BEĞENMİYOR, YAN GELİP YATIYOR, BİR ŞEYDEN ANLAMIYORLAR.. ’ sözleriyle her gün karşılaşıyoruz. Bazıları haklı olabilir. Fakat genele baktığımızda amaçlarının, sosyal mecralarda beğeni alarak kendilerini ön plana çıkarıp tatmin olmaya çalıştığını görüyoruz.

Yeni mezun olmuş biri, hocayla konuşmaya heyecanla gidiyor. Proje hayalleri kurarken hocanın kılını bile kıpırdatmadığını görüyor. Demoralize olmamaya çalışsa da boşa geçen günler, mezunların buhrana sürüklenmesine sebep oluyor. Linkedine bir giriyor ki danışmanı ‘ yeter artık bu mezunlar laftan anlamıyor ‘ diye hayıflanmış. Halbuki ergence davranışlar sergilemek yerine öğrencisini yönlendirse çocuk tezini tamamlamış olacak.

ELİF BİZE ÇAY KAP GEL

Bir de çay kahve servisi yaptıran çok kıymetli akademisyenlerimiz var. Ayşe hadi bize çay kap gel, Fatma hadi kahve yap. Hep de kızlar yapar böyle şeyleri. Zira erkekler hep üst seviyededir. Çok pardon ama yüksek lisans, doktora öğrencileri sizin köleniz değil. Misafirlerinize hizmet etmek, vazifelerimiz arasında yok. Öğrenciler ne yapsın? Hoca ne derse yapmak zorunda. Hayır derse jüriye hocanın arkadaşı gelir, öğrencinin tezini yakar. Senin 6 senenin çöp olması bu varlıkların umrunda olmaz. Hatta dalga geçip diğer mevzuya geçerler. Maaşları yatmaya, prestijleri işlemeye devam ediyor nasılsa. Kimse de hocaya suç bulmaz. Zira eşek ölüsü kadar makalesi vardır, bir sürü teze danışmanlık yapmıştır. Akademi ilahları arasındadır.

KADRO AÇILIR AMA GİRECEK KİŞİ BELLİDİR

Kadro ilanlarında ise ayrı skandallar yaşanıyor. Öyle şartlar girilir ki sadece girecek kişinin adı soyadı yazmaz. Fakat kimin yerleşeceğini ölmüş ninen bile bilir. Sen ta Van’dan nice umutlarla yazılı sınava gelirsin. Fakat hocanın öğrencisine attığı gülüş, “ masan hazır aslanım “ bakışı yaşananları açıklamaya yeter. Tabi torpille gelen torpille gider. Uzun vadede muvaffak olamaz. Sürekli yalakalık yapmak, hocanın her dediğini yapmak zorundadır. Yapmazsa ne mi olur, yerine gelmek için bekleyen yığınlar vardır. ‘ Evet hocam, haklısınız hocam, ben yaparım hocam..’ eee hayırlı işler o zaman?

HER ŞEYİ BİLİYORUM, EN ÇOK BEN BİLİYORUM

Maalesef, bir de her şeyi bildiğini iddia eden, herkesi küçümseyen, 2 kelimeyi bir araya getiremeyen tipler var. Bunlara akademisyen denmez. Hatta yukarıda saydığım işlere alet olan kimseye akademisyen denmez. Tüccar denir, enerji kaçakçısı denir, emek hırsızı denir. Fakat hoca denmez.

BU TELEFONLAR NEDEN AÇILMIYOR

Çok ciddi bir konuya geldik. Mobing. Bunu yaşamayan çok az mezun vardır. Kanayan yaramız budur. Makale hakkında sorulan sorulara cevap veremeyen, tezden bihaber hocaların zırt pırt araması, watsap üzerinden psikolojik şiddet uygulaması, sosyal medya hesaplarınızı stalklaması ruh hastalığı belirtileridir ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Bu yazdıklarım okyanustaki bir damla gibi. Daha vahim hadiseler var. Öğrencilerine bunları reva görenlerin sosyal medyada mağdur edebiyatı yapmasını gülünç buluyorum. Söylenen her sözün altı doldurulmalı. Kusura bakmayın ama kimse – öğrenciler – sizin köleniz değil. Bu sıkıntılara boyun eğenler de tezleri yanmasın, kadroya yerleşirim, hoca torpili işimi açar diye susuyor. Fakat şunu eklemek istiyorum ki hiçbir kadro, masa, statü hürriyetten önemli değildir. Kafesin içindeki bir kuşa en güzel şeyleri vermeniz onun köle olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Son olarak asla susmayın, ses çıkarmaktan, hayır demekten korkmayın. Haklı olduğunuz yolda yalnız bile kalsanız şahane yollar açılacaktır.

YURTDIŞINDA BULAŞIKÇI OLMA HAYALİ

Sayısız öğrencinin, pırlanta gibi gençlerin emeği hiç edilecekse, mezunlar yurtdışında bulaşıkçı olmak isteyecek kadar akademiden soğuyacaksa ve yaptıkları asla değer görmeyecekse, neden yüksek lisans doktora yapsınlar neden bu kısır döngüye girsinler? Gidip markette çalışırlar. En azından akademik kibre maruz kalmazlar. Zira ego savaşlarının olduğu yerde bilim yarışı olmaz.

ŞOVMEN HOCALAR

Bu arada, şovmen hocalara sosyal medyada başarılar diliyorum. Gereksiz işler peşinde koşmayı, öğrenci yetiştirmekten daha önemli buluyorsanız lütfen ağlamayın ve mezunlara çamur atmaktan vazgeçin. Gün gelir o çamur size de bulaşır. Ya da bulaşmıştır da çamur içinde olmanızdan mütevellit fark etmiyorsunuzdur. Kim bilir ?

 

İlk yorum yapan olun

Bir Cevap Yazın